Okur Bülteni - 36
Bu hafta konuğumuz sözlü anlatı geleneğimizin kaybolmaması için elinden geleni yapan, korku edebiyatının güçlü isimlerinden Mehmet Berk Yaltırık.
Kalabalık bir edebiyat sofrası kuruyoruz, beş kişi çağırma hakkınız var. Hangi mitolojik kahramanları çağırırdınız, neden?
Galiba kuzey mitlerinden Beowulf'u, Antik Yunan mitlerinden Medusa'yı, İran mitlerinden Zaloğlu Rüstem'i, Türk mitlerinden Tepegöz'ü ve Hortlak'ı çağırırdım. Kahramanların serüvenlerini de canavar addedilenlerin hikâyelerini de kendi ağızlarından dinlemek isterdim.
Neden mesela ejderha, kuzgun değil de hortlak? Hortlağınızı nasıl eğitirsiniz?
Canavarın daha bilindik ve insana en yakın hali gibi geliyor hep. Huzur bulamayan bir ölünün, yaşayanların huzurunu kaçırması, farklı bir varoluşta geri dönmesi, üstelik Balkanlara uzanan sahada sayısız korku anlatısına konu olması, farklı tiplerinin bulunması daima ilgimi çekmiştir.
Bu toprakların mitleri, efsaneleri, söylenceleri ne kadar yazıldı, yazılıyor?
Söylenceler ve hikâyeler dile getirilmeye devam ediyor. Eskiden çeşitli motifler, ritüeller, kabuller üzerinde yaşayan tüm bu anlatılar, birçok kültürde olduğu gibi bizde de sanat eserlerini etkilemeyi sürdürüyor. Belki muadillerine göre daha geç varlık gösterse de, özellikle 2000'lerin başından itibaren önce internet sitelerinde, sonrasında da basılı mecrada, şimdilerde de görsel sanatlara yönelik ciddi bir atılım olduğunu düşünüyorum.
Dijital platformlar bir gün sizin hikâyelerinizi de keşfedecek mi, bu yönde girişimler, müjdeli haberler var mı?
Bazı çalışmalar ve tasarılarım mevcut. Senaryo çalışıyorum. Kimi zaman çeşitli temaslarım oluyor. Bir gün gerçekleşmesi çok olası.
En son ne izlediniz, ne dinlediniz, ne okudunuz?
En son Fall (2022) filmini izledim. Can Temiz'in "Gece Çocukları Ne Güzel Bir Musiki Dinletiyor" şarkısını dinledim. Terry Pratchett'ın Klavye Sürçmesi’ni okudum.
Okumayı ve kitapları sevdiği her halinden belli, piyasamızın çok yönlü ve çok renkli karakteri Gökçe Özder'in okur karakterine şöyle bir yakından baktık. Buyrun...
Okumayı, öğrendiğimden beri çok seviyorum. Bu nedenle profesyonel işimin de kitaplarla alakalı olmasını tercih ettim. İyi mi yaptım? İşte bundan pek emin değilim. Otuz yaşın eşiğinde tüm tercihlerimi sorgularken bunu da sorguluyorum. Profesyonel işim ile kişisel ilginin kesişmesi iyi bir şey mi? Diğer türlü günde sekiz saat alakasız bir işte mesai yapıp yarı zamanlı okur olsam daha mı iyi olurdu? Bilmiyorum ve hiçbir zaman bilemeyeceğim muhtemelen.
Ama evet, okumayı halen çok seviyorum.
Ne okuyorsun?
Özellikle ilgimin daha fazla olduğu konu ve türlerde okumaya odaklanmayı ve çok dağılmamayı seviyorum. (Yeterince dağınık değilmişim gibi.) Oldum olası edebiyatı çok sevdiğim, öncelediğim ve şimdilerde Türk edebiyatı doktorası yaptığım için odak noktam burası. Aşağı yukarı tüm edebi türleri severim. Piyes okumaya ayrıca bayılırım. Günceli takip ederken geçmişte neler yazılmış diye -sadece akademik merak ve zorunluluktan değil, keyfim için de- bakmayı severim. Bu ara tezimden dolayı bol bol Osmanlı tarihi, biyografi, hatırat metni okuyorum. İşim yazıp çizmek olduğundan dille, yazıyla alakalı kitapları okumaya; mesleki uzmanlık alanım çocuk edebiyatı olduğu içinse güncel ve tarihsel çocuk edebiyatını takip etmeye gayret ediyorum.
Ne zaman okuyorsun?
Özellikle “şu zaman” okuyorum diye bir durum yok. Doktoradan dolayı günün her saati bir şeyler okumam gerekebiliyor. Ama uykudan önce okumayı, uyumaya acayip keyifli bir geçiş sağladığından; uyanır uyanmaz başka hiçbir şey yapmadan kitaba düşmeyi ise güne iyi bir başlangıç yapmaya yaradığı için ayrıca seviyorum.
Nereden okuyorsun?
Çoğunlukla matbu kitap okuyorum. Bir dönem Kindle kullandım. Fakat özellikle PDF makale veya tez gibi okumalar için e-kitap okuyucular epeyce hantal kaldığından Kindle’dan vazgeçip iPad’e geçtim. Elektronik ortamdaki metinlerin çıktısını almak gerekmeden okumak, altını çizip notlandırıp kaydetmek, yer kaplamaması, ağırlık yaratmaması harika. Yine de basılı kitaptan vazgeçeceğimi sanmıyorum.
Tek bir kitap mı aynı anda birkaç kitap mı?
Hiçbir zaman tek bir kitap okumuyorum. Farklı çalışma ve ilgi alanlarım olduğu için genellikle tez için okumalarım, işle alakalı okumalarım, keyif için okumalarım ayrışıyor ve aynı anda birkaç kitap okuyor oluyorum. Bugünlerde tezim için şimdiye dek Türkçede yayımlanmış en makul II. Abdülhamid biyografisi olan Fransız Türkolog François Georgeon’un Sultan Abdülhamid’ini okuyorum. Keyfim içinse Orhan Duru’nun Öykü Yazmanın Sırları’nı. Bir de bu ara normalde pek okumadığım bir tür olan psikoloji-kişisel gelişim alanında bir çoksatan, İyi Hissetmek’i okumak iyi hissettiriyor.
Okurken ne dinliyorsun?
Uzun süre açık ofiste çalıştığım için bir şeyler okuyup yazarken müzik dinlemeye çok alıştım. O nedenle belli listelerim var ve onları tekrar tekrar dinliyorum. Mesela Bach’ın G Minör’ü özellikle yazarken beni koşullandıran bir parça oldu zaman içinde. Yine Bach’ın çello süitlerini, Schubert’in piyano sonatlarını seviyorum. Bir de bu ara bir ay kadar önce Ali Cem Doğan’ın Twitter’da paylaştığı ve ara ara güncellediği “Karışık Kaset” başlıklı Spotify listesini dinlemekten keyif alıyorum.
Adalet Çavdar: Her hafta pazartesi gecesinin olağan sorusu, “geyik yapacak mıyız, tek yazmak isteyen var mı, geyik yapacaksak neyin geyiğini yapacağız”. Sadece bunu düşünmek kaç saat, kaç konuşma alıyor. Eeee, “üç beş bülten yapar salarlar” dediniz, salmadık, ne oldu? (Ay adını veremeyeceğim birine döndüm ama sektör içi anlar, iddiaya girdiniz de ne oldu ha ne oldu? :)) Yayıncılık sektörüne bulaşmayın diye elimizden geleni yaptık; editörlük, çeviri, kitap kapakları, yayın dünyası öf ne gömdük. E çok çalışmak, çalışamamak, yorgunluk, motivasyon teknikleri, adaçayları, tütsüler derken tıkandık kaldık. O yüzden bu sefer direk bunu konuşuyoruz.
Buyrun Merve Hanımcığım, Geyik’in konusu ne olsun?
Merve Akıncı Almaz: Her pazartesi koştur koştur son dakka golleriyle şu bülteni hazırlamaktan daha yorucu bir şey varsa, sürece girince müthiş eğlendiren şu geyiğe konu bulmanın insanı bu kadar kanırtması ya. Vallahi bıktım be Adoş ahahah. Yani bir kere geyiğin doğasına aykırı abi konu bulmak. Değil mi? Bir Allah’ın kulu da demiyor ki, “Arkadaşlar ya, şu işe bir el atmadınız, nedir bu x, nasıldır bu y, hadi biraz da bundan bahsedin.” Yani beleşe her hafta mis gibi içerik hazırlıyoruz, el insaf. Bir el atın be.
Durduk yere canımız kitlemizin de oklarını üstüme aldığıma göre, ilk aklıma gelen yerden dalıyorum Adoş. Batsın piyasası, kitabı aman, geçtim oraları. Söyle bakalım, Spotify Wrapped 2022 yaklaşırken görmekten en korktuğun şey ne?
Adalet: O kadar “bize yazın” diyoruz da ne oluyor :) Öf, ne oldu bana, terlik fırlatan anne gibi gördüm kendimi. Yeminle şaka şaka.
Spotify geçen gün, “Sana 2022 listeni vereyim mi,” dedi, “Verme Allah’ını seviyorsan verme” butonuna bastım. Kaldıramayacağım. Ayrıca sen nasıl bir eşşeksin, senle geçirdiğimiz o makus akşamı hatırlıyorsan eğer o listede neler olduğunu zaten biliyorsun. Gerçi playlistlerden karanlık kısmımı sildim, sildim de ne oldu! Diğer karanlık listeye geçtim. Podcastlerde elbette True Crime Meçhule Giden Gemi olacak çünkü olmaz ise Olcay’ın ah’ından korkarım. Allah korusun.
Peki siz siz siz? Ha bi de sence bu sene listelerde en çok beğenilen yerli edebiyat eserimiz ne olacak? :):):) Öf bu Geyik'i yılbaşına mı saklasak?
Merve: Her sene “Birinci belli, diğerlerinden haber ver Spoti” modunda bekliyorum ben ama bu sene bir korku saldı ki beni ahahaha. Hayır, birinci tabii ki yine belli, elbette biriciğim Maboş da, sonrası çok karışık. Biliyosun ki bültende Ne Okudu’ya konuk olduğumda verdiğim playlist nedeniyle bir anda herkes üşüşmüştü. (Kız kıyamam, herkes dediğim de on bir kişi ahahaha neyse, bu da bana herkes) Sonra tüm guilty pleasure’ları, arabeskleri, rakıları vs kaldırdım entelliğime zeval gelmesin diye ama bir yerde kayış koptu. “EEEAAAHH!” çekip arabeskinden fantezisine, rapinden mezdekesine saldım gitti çayıra ahaha. Gelecekse gelsin anacım, demirden korksak trene binmezdik.
En çok beğenilen yerli edebiyat eseri meselesine gelince… Sana bana kalır mı ya, hep aynı insanlar hep aynı yazarların hep aynı olan yepisyeni eserlerini seçmeyecek mi yoksa bu sene? BİR ŞEY Mİ KAÇIRDIM?
Adalet: Benim her sene en birincim elbette Sezen Aksu anacım, ne olursa olsun Sezenciyiz, elden bir şey gelmez ama peşine kim gelir, işte orası hiç belli olmaz. Hele şu son kırk gündür dinlediklerimle durum epey karışık.
Şimdi bak… Sen, ben, Özlem, Nazlı, Olcay, Burcu, Esra falan jüriyiz misal. İşte ödülü kime vereceğiz, elbette senin kocan Caner’e… Ha Caner de jüriye girdi diyelim, ödülü kime vereceğiz, tekrar düşünürüz. Olcay, “Ben jüri olmam,” dedi, “Olur mu öyle şey, çocuk kitabı da edebiyatın profesörlük seviyesidir,” deyip veririz Olcay’a. Hem bak bu sayede 200 küsur ödül dosyasını da okumak zorunda kalmıyor insan. Sonra “eke eke yanlışlık oldu” falan da denmiyor. Ayyyy yetişin dostlar!
Merve: Hocam, yalnız böyle koca moca… Hep baştan ifşa ettin, olmaz ki. Ben o ara bir soyadı değişikliği yapardım hemen e-devletten. Soranlara da, “Ha yoo, benlen alakası yok, bakın soyadıma,” der yırtardım. Bu şekilde ilerleyemeyiz Adoş, elini açık edemen artık öğren bunu. E bir de aklıma takıldı… Hep-aynılı-masadan biri olmayınca caiz midir ya bizim seçkiler, ödüller? Bunu bir araştıralım derim. Atmosferde kaybolmasın yani.
Olcay demişken… Bir kitap çevirdi ve hayatı değişti tamam tamam, yapmayacağım.
Şimdi Spoti’den yola çıktık ya, al bunu çevir kitaba/yazara. 2022 Kitap/Yazar Özeti’ni yap kız hadi, merak ettim ahahaha. (Yalnız insanın kendi kendine ettiğini de kimse etmiyor, hep kendime yanlış sulardayım ama merak işte, kediyi de öldürür bilirsin, puh be.)
Adalet: Ahahaha yahu tamam, kocan demeyelim de ona işte ev arkadaşın diyelim biz tamam. Benim adım Adalet, eller hep açık Mermiş. Ulan şu cümleyi bi neon ışıklı tabela yaptırıp getirmediniz ki kapıya asayım, aşk olsun size ha!
Aynı masa olmazsa olmaz anacım, ne öyle başkasına verecen ödülü, sonra ödül kutlamasını kimle yapıcan? Aynı masaya verecen ödülü, lansmanda içicen, ardında rakı sofrasına oturucan. Diğer türlü tanımadığın insana ne ödül veriyorsun, ne alaka bebeğim :)
Olcay bize şu hayat değişikliğini bir yazar mısın ya, ne olur, bak söz sana… Bir şey sözü de veremedim ha!
Allah rabbim, madem Geyik konun vardı, neden söylemedin de bana küçük sorularla telef ettiriyorsun bu kısmı acaba?
Geçen hafta hakkında yazdığım Hisam Matar’ın Dönüş’ü benim için 2022 romanıdır anacım. Yerli yazar ismi vereceğimi düşünmedin umarım. :):)
Merve: Vallahi baktım kontrolsüz güç güç değil gibi bir modda ateş ediyorsun, gaza gelirsin diye umdum ama olmadı ahahaha. Gerçi bu sene de pek iddialı yerli yapmadı galiba ya? Ya da bende ipin ucu kaçıp gideli çok oldu da artık önüme bile düşmüyor, bilemiyorum.
Ben o kadar az ve o kadar karmaşık okuyorum ki artık. Goodreads’te listeme baktım baya yok yani 2022 galiba ahaha. Yine de Yokluğumdan Aklımda Kalanlar’la bir kez daha önünde saygıyla eğilmek isterim Solnit’imizin izninle. Bu da benim ikibinyirmiikim!
Şarkımızı da patlatıp gidiyorum. “Bize yazın”larımıza ısrarla dönmeyen sevgili abonelerimize gelsin efem!
Listen to Para Bizde on Spotify. Rumeli Orhan | Kemal · Song · 2018.
DUVARDAKİ BARDAK
“Norveç Polisiyeleri” temalı 8. Kara Hafta İstanbul Festivali başlıyor. Tık tık.
National Book Award’un 2022 yılı kazananları belli oldu. Tık tık.
Editör olmak isteyenler için anlamlı flood. Tık tık.
CerEdebiyat’ın düzenlediği Kerem Eksen ile “Etkilenme Biçimleri: Romanlar ve Okurlar Üzerine Bir Atölye” 27 Kasım Pazar 13.00-15.00 saatleri arasında yapılacak. Tık tık.
Yıllık yayıncılık konferansı Zeynep Cemali Edebiyat Günü kitap dünyasının dikkatini iklim krizine çekti. Konuşmacılar, kitaplara emek veren tüm iş kollarına hemen ve hep birlikte harekete geçmek için çağrı yaptılar. Tık tık.
DUMANI ÜSTÜNDE
Arka kapak yazısındaki “İnsanın yalnız kalma hakkı nerede başlar, nerede biter?” sorusuyla bizi can evimizden vuran ve hemdert bulduğumuza dair umut veren Mahremiyetin Kısa Tarihi, Fol Kitap tarafından yayımlandı. David Vincent’ın geçmişten günümüze gözetlenme ve ifşayı ve bunun mahremiyet algımıza etkisini odağına alan kitabının çevirmeni Orhan Düz.
Yayıncılığın kalbinde(!) olmadığı için huzurla ve emin adımlarla niş işler yapabildiklerini düşündüğümüz Yedi Yayınları bu kez Wilkie Collins’in Aytaşı kitabını basmış. Hüseyin Buğra Çelik’in çevirdiği kitap T. S. Eliot tarafından “polisiye romanları ilki, en uzunu ve en iyisi” olarak nitelendirmiş. Polisiye severler, buyrun foruma.
“Kitapları mı yoksa kitap isimleri mi daha güzel?” sorusuna hiçbir zaman net yanıt veremediğimiz Bahri Vardarlılar uzun süren sessizliğini nihayet bozdu da bizleri mutlu etti. 1900’lü yıllardan hayatımızın Covid’li günlerine kadarki dönemini postmodern bir kurgu içinde buluşturan Öteki Denizin Haritası İthaki Yayınları tarafından yayımlandı.
Kronik Kitap gönüllerimizin ve tesadüfen geyiğimizin de kahramanı Spotify’ın hikâyesini anlatan Spotify - Apple, Google ve Amazon’u Nasıl Yendi?’yi yayımladı. Vallahi mutlu olduk. Netflix’te Playlist’i izledikten sonra Daniel Ek’ten nefret etsek de platformu hâlâ başımızın tacı. Sven Carlsson ve Jonas Leijonhufvud’un bu çılgın rekabeti nasıl yerle bir ettiğini anlattıkları kitaplarının çevirmeni ise Ömer Çiftçi.
Kronik Kitap demişken şahane Dakikalar İçinde serisinin yeni kitabını da es geçmeyelim istedik: Dakikalar İçinde Avrupa Tarihi: Anında Açıklanan 200 Tarihi Olay ve Kavram. Önder Kaya’nın kaleme aldığı kitap Karanlık Çağlardan Bosna Savaşı’na kadar 200 olayı, kavramı ve şahsiyeti görsellerle anlatıyor. Meraklısına duyurulur.
“Keşke daha çok kitap bassalar, ne de güzel basarlar yine” dediğimiz Harfa Kitap, Gerald Murnane’in Düzlükler kitabını yayımladı. Düzlüklerdeki ahalinin tarihini ve kültürünü koruma amacıyla onları gözlemleyip film çekmek isteyen yönetmenin hikâyesini temel alan kitabın çevirmeni Roza Hakmen.
KONU KOMŞU
Açık Radyo'nun Ben Buradan Okuyorum programının geçtiğimiz hafta konuğu Caner Almaz ve romanı Yaşamaklar oldu. Tık tık.
Son dakikalarında duyduğumuz bir güzellik Ayakizi Kitaplığı, 17'nci İstanbul Bienali'nde yer aldı. Çiğdem Öztürk anlatıyor. Tık tık.
Orhan Pamuk zevk, beğeni ve utançlarını Times anketinde anlattı. Tık tık.
Ve bu yıl da sonuna gelen Bienal'in arşivinde şöyle bir dolanmak isterseniz buyrun Argonotlar'a. Tık tık.
Erkan Irmak, âşık olduğu Jerome David Salinger'ın eşsiz romanı Çavdar Tarlasında Çocuklar'ı ve edebiyat tarihi çalışmalarını Sözün Yarısı'na anlattı. Tık tık.
Dobra editörlerimizden Esra Kökkılıç, Ben Buradan Okuyorum'da Aslan Erdem'e Monografi Yayınları'nı anlattı. Tık tık.
Deniz Yüce Başarır'ın Ben Okurum podcast serisinin bu hafta konuğu Şebnem İşigüzel ve Lolita. Tık tık.
Aslı ve Tuna Bibliyoterapi'nin bu bölümde doğru kişiyi anlama rehberi çıkarmışlar. Tık tık.
K24 geçtiğimiz perşembe Proust dosyası hazırladı. Tık tık.
Arda Kıpçak yazdı, intihal yapmadan yazmak mümkün mü? Tık tık.
Duygu Dalyanoğlu podcast dizisi Kıvılcım'ı Abdullaz Ezik'e anlattı. Tık tık.
Burcu Aktaş bizim derin çukurumuz aileyi Yalçın Tosun'un Anne, Baba ve Diğer Ölümcül Şeyler kitabıyla anlatmış. Tık tık.
BONUS
Selen Gülün'ün yeni albümü yayınlandı. Caz severler için buyrun linke. :)
Listen to Blue Band on Spotify. Selen Gülün · Album · 2022 · 5 songs.
İLETİŞİM
Okur Bülteni bir Adalet Çavdar, Burcu Arman ve Merve Akıncı Almaz gevezeliğidir.
İletişim: okurbulteni@gmail.com
Geyik yapmamızı istediğiniz konuları ya da gıybetini yapmamızı istediğiniz kitapları bize yazabilirsiniz.